1 Ocak 2011 tarihinden itibaren binalara "enerji kimlik belgesi" verilecek. Bu uygulamanın, Bakanlığın yeni yüzü itibariyle çok önemli bir proje olduğunu söyleyen Bakan Demir, denetim ve önlemlerin de sıkılaşacağını belirtti.
Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir, Türkiye'nin ''kentleşme ve imar vizyonu''nu ortaya koyan KENTGES belgesinin geçtiğimiz günlerde yayımlandığına işaret ederek, ''KENTGES'in yayımlanmasıyla yepyeni bir safhaya geçmiş oluyoruz. O da bakanlığın yeniden yapılandırılması'' dedi.
Demir, Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı (KENTGES) ile yerleşim yerlerinin mekan ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi, ekonomik, sosyal ve kültürel yapılarının güçlendirilmesine yönelik ''yol haritası'' oluşturulduğunu söyledi.
KENTGES için 2009'da şura düzenlendiğini, ilgili tüm kurumları bağlayan eylem planlarının belirlendiğini ve YPK kararı olarak yayımlandığını anlatan Demir, strateji belgesinde 19 ana hedefin bulunduğunu, bunlara ulaşmak için 42 strateji ve 100 eylemin planlandığını söyledi.
Bu eylemlerden 37'sinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'yla ilgili olduğuna dikkati çeken Demir, ''Strateji belgesinin yayımlanmasıyla yepyeni bir safhaya geçmiş oluyoruz. O da Bakanlığın yeniden yapılandırılması'' dedi.
Demir, 37 eylem değerlendirildiğinde Bakanlığın yeniden yapılandırmada ''planlama, projelendirme, yapım ve yapımla ilgili diğer süreçlerde bir otorite olarak öngörüldüğünü'' belirterek, ''Bunlarla ilgili politikaları belirleyecek, anayasada belirlenen yasalarla oluşturulan ve oluşturulacak olan alanlarla ilgili bakanlık çalışmasını tamamen organize etmeye yönelik bir çalışma. Bu çok önemli, çok kapsamlı ve kapasiteli bir çalışma'' dedi.
Bakanlığın yapım alanlarından büyük ölçüde çekilmesiyle ''zayıfladığı, güç kaybettiği'' gibi bir algı oluştuğunu, ancak bunun doğru olmadığını kaydeden Demir, Türkiye'nin geldiği nokta itibariyle yeniden yapılanmaya ihtiyaç duyulduğunu ve Bakanlığın kentleşme alanına yoğunlaştığını söyledi.
''TEŞKİLAT YASASI, MUHTEMELEN SEÇİM SONRASINA KALABİLİR''
Demir, Bakanlığın yeniden yapılanma süreci hakkında bilgi verirken, Bakanlığın bir süredir yeniden yapılanma üzerinde çalıştığını, yapı denetiminin yaygınlaştırılması gibi KENTGES'te de yer alan bazı unsurların hayata geçirildiğini, diğerlerinin de geçirilmeye çalışıldığını ifade etti ve KENTGES'i temel metin olarak ele aldıklarının altını çizdi.
''Yeniden yapılanmayla ilgili teşkilat yasasında nasıl düzenleme yapacak mısınız?'' sorusuna Demir, yasada tabii bir değişikliğe gidileceğini, ancak İmar Kanunu, Yapı Denetim Yasası gibi faaliyet alanlarıyla ilgili yasalarda da düzenleme gerektiğini, bu aşamada onları gerçekleştirdiklerini söyledi.
Teşkilat yasasındaki değişikliğin ne zaman yapılabileceğiyle ilgili soruya karşılık da Demir, ''KENTGES şu anda yayınlandı, ilgili çalışmamız devam ediyor, ama önümüzde bir seçim var. Seçim öncesi bakanlığı yeniden yapılandırmak ne kadar doğru olur, seçim sonrasına muhtemelen kalabilir. Bununla alakalı zaten bir kısım çalışmaları, düzenlemeleri yaptık, ilave edilecek eylem planında yer alan belli konular da var. İlgili kurumların belli düzenlemeleri eş zamanlı yapması gereken noktalar da var, çalışmalarımız devam ediyor'' diye konuştu.
''1 OCAK, BAKANLIK İÇİN ÖNEMLİ BİR DÖNEMEÇ''
Bayındırlık ve İskan Bakanı Demir, 1 Ocak 2011'de binalara enerji kimlik belgelerinin verilmeye başlanacağını, yapı denetiminin 19 ilden 81 ile yaygınlaştırılacağını, 1 Ocak 2012 itibariyle de müteahhitlik alanının kayıt altına alınacağını, belgeli usta çalıştırma döneminin başlayacağını anlattı.
Demir, ''Bakanlığın aslında bundan sonra ne yapması gerektiği de bu 3 önemli projeyle bir kere daha ortaya çıkıyor. Sektör ve sürece yönelik politika üreten, sistem kuran, destekleyen ve denetleyen bir yapı'' dedi.
Bakan Demir, 1 Ocak 2011'de yürürlüğe girecek yapı denetiminin, Türkiye'de sağlıklı yapılaşma adına büyük önem taşıdığını kaydederek, sisteme yeni dahil olacak illerde yapı denetim bürolarının oluşturulduğunu, kuraların çekildiğini, firmaların incelenmekte olduğunu söyledi. Aralık ayı içinde yetki belgelerinin verileceğini kaydeden Demir, yapı denetiminin bürolar tarafından yapılacağını, Bakanlığın sistemi denetleyeceğini söyledi.
19 ildeki uygulamalarda bazı aksaklıklar tespit ettiklerini ve bunların giderilmesine yönelik yönetmelik değişikliği hazırladıklarını belirten Demir, bürokrasiyi azaltmayı öngören değişikliğin önümüzdeki günlerde yayımlanacağını kaydetti.
Bakan Demir ayrıca yapı denetimi kanununda da 3-4 maddeyi değiştirmeyi planladıklarını, bu düzenlemenin de 2011'e kalabileceği söyledi.
1 Ocak'ta ayrıca binadaki enerji tüketimi gösteren ''enerji kimlik belgelerinin'' de verilmeye başlanacağını ifade eden Demir, bunun da ''bakanlığın yeni yüzü itibariyle çok önemli bir proje olduğunu'' dile getirdi. Demir, bu konuda yazılım çalışmasının devam ettiğini kaydederek, ''Yazılıma yapılarla ilgili verileri giriyorsunuz, formülasyona göre enerji verimliliğiyle ilgili sınıf belirleniyor. Çok detaylı, çok önemli ve zor bir sistem'' dedi.
Bakanlığın altyapı ve personel olarak 1 Ocak'ta öngörülen değişikliklere hazır olup olmadığı sorusuna Demir, ''Hazırlıklarımız var. Oldukça iyi konumdayız, çok daha iyi olmak durumundayız'' karşılığını verdi. Demir, 2010 yılı içinde, geçmiş 5-6 yılın toplamı kadar hizmet içi eğitim yaptıklarını, 1,5 yıl içinde bin 55 mimar ve mühendis aldıklarını ve personel alımına gelecek yıl da devam edeceklerini kaydetti.
''(YAPI KOOPERATİFLERİ) BİLGİLENME SÜRECİNDE ŞEFFAFLIK SAĞLANACAK''
Bakan Demir, 13 Aralık itibariyle Sanayi ve Ticaret Bakanlığının yetki alanındaki yapı kooperatiflerinin Bayındırlık ve İskan Bakanlığına devredileceğine işaret edilerek, bu konudaki hazırlıkların sorulması üzerine de ''Yapı kooperatifçiliğini tamamen bir elektronik yazılım üzerinden kayıt altına almayı, iş ve işlemlerini oradan takip etmeyi öngörüyoruz. Özellikle üyelerin kooperatif işleyişiyle alakalı bilgilenme sürecinde şeffaflık noktasında çok ciddi gelişmeler olacak'' dedi.
İnsanların yapı kooperatiflerine yönelik kırılan güveninin nasıl tekrar sağlanabileceği sorusuna karşılık da Demir, şunları söyledi:
''Yapı kooperatiflerine üye insanlarımızın geçmişte ciddi mağduriyetler yaşadığını biliyoruz. Şu anda 72 bin civarında yapı kooperatifi zaten var, bunların faaliyette olanı aşağı yukarı 25 bin civarında. Dolayısıyla bu faaliyetini yürütmeyenlerin bir çok hukuki problemlerle karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Kooperatifleri feshetmek, onları ferdileştirmek çok kolay safhalar değil.
Bu konuda mağduriyete esas sebebiyet veren şey; kooperatif yönetimlerinin oluşturuluşu ve kooperatif yönetimlerinin o sorumluluğu yerine getirirken süreçle, üyelerle yönetim arasındaki bilgilendirmenin ve şeffaflığın eksik olduğunu görüyoruz, ana unsur bu.
Bir de kooperatif yönetimlerinin inşaat alanında özellikle gayrimenkullerin edinimleri, bunların planlaması, projelendirmesi ve yapım süreçleriyle alakalı bazen mesleki bilgi noksanlığından, süreçlerin belirli durumlarda zor olmasından kaynaklanan mağduriyetler söz konusu. Bir kısım yöneticilerin kooperatifteki görevlerini üyelerin maddi ve manevi kayıplarına sebebiyet verebilecek bir şekilde icra etmeleri de söz konusu.
Üyelerin mağduriyetlerinin ortaya çıkardığı bir güven bunalımı var, biz öncelikle bunu yeniden tesis etmeyi, güveni oluşturmayı hedefliyoruz. Bu noktada da özellikle genel kurulda alınan kararları yönetim kurulları tarafından icrasını şeffaf bir şekilde üyelerin bilgisine sunacak bir mekanizmayı geliştirmek ve tüm özellikle konut yapımıyla alakalı arsa edinmeden tutun, projelendirme yapım ve vatandaşa teslim ettikten sonraki diğer ferdileşme, fesih safhası dediğimiz işlemlerin sağlıklı bir şekilde işletmesini temin etmek.''
''CİDDİ ANLAMDA TALEBİN OLDUĞUNU, OLACAĞINI DÜŞÜNÜYORUZ''
Demir başka bir soruyu yanıtlarken, konut yapım alanının Türkiye'de ''oldukça liberal bir şekilde çalıştığını'', TOKİ'nin yaptığı konutların, Türkiye'de inşa edilen toplam konutun ortalama yüzde 6'sını oluşturduğunu, geri yüzde 94'lük bir alan kaldığını kaydederek, yapı kooperatifçiliğinin payının zon zamanlarda oldukça düştüğüne dikkati çekti.
Bakan Demir, şunları kaydetti:
''Konut kooperatifçiliğine kimler üye oluyor? Ya TOKİ'den konut alamayan, belki birikim olarak özel yap-sat müteahhitlerinin ürettiği konutlardan alamayan, belki kredi şartları çok uygun olmayan vatandaşlarımız. Böyle vatandaşlarımızın gelecekte elde edebilecek oldukları gelirleri baz alarak, bir araya gelerek, örgütlenerek, paralarını ödedikçe inşaat yapma süreci diye basitçe ifade ettiğimiz bir süreç bu.
Dolayısıyla bu alanda ciddi anlamda bir talebin olduğunu, olacağını düşünüyoruz. Bu süreci sağlıklı işletirsek, bu alanda da bir yapım sürecinin başlayacağını düşünüyoruz. Bu güveni tesis edip, bu konumdaki insanların konut edinmesinin önünü açarsak, ciddi anlamda bir büyümeye doğru gidebileceğini düşünüyoruz.''
Yapı kooperatifçiliğinin, toplam konut üretimindeki payı ve hedefledikleri oranın sorulması üzerine de Demir, şu anda istatistiki bilgiler üzerinde çalıştıklarını, net bir veri bulunmadığını söyledi.
Demir, güven tesisi noktasında denetim ayağına da ağırlık verilip verilmeyeceği sorusuna karşılık, denetimin ancak yasayla kendilerine verilmiş yetki çerçevesinde gerçekleştirilebileceği kaydederek, bunun da çerçevesinin ''genel kurulların yapılıp yapılmadığı, genel kurul kararlarıyla yönetim kurulu kararlarının çelişip çelişmediği, arsa süreciyle ilgili alım ve diğer safhalardan üyelerin bilgisi olup olmadığı'' gibi konuları kapsadığını söyledi.
Bakanlığın projelendirme safhasında, özellikle yapım süreciyle ilgili katkıları olacağını ifade eden Demir, ''Bunlarla ilgili direk yaptırımcı bir denetim değil, daha çok bizim müdahale etmemiz gereken alanda özellikle kooperatiflerin tüzüğünde bir değişiklik yaparak veya bunların işleyişiyle alakalı belli düzenlemeler çerçevesinde ancak bu mümkün olabilir. Aksi takdirde kooperatiflerin işleyişine çok denetleyici bir yaklaşımla yaklaştığınızda, sistemi bozarsınız. Üyenin talepleri şikayetleri olursa ancak bunlar incelenebilir, denetlenebilir ama ana hatları itibariyle sürecin sağlıklı işlemesini sağlayabilmek'' dedi.