Uluslararası Mimarlık Akademisi Bölge Başkanı Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp, Başbakan Erdoğan'ın seçim beyannamesinde açıkladığı İstanbul'da iki uydu kent kurulması projesini 'İstanbul'u bir Ekümenopolis yapabilir' diyerek eleştirdi.
Prof. Dr. Alp, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan’ın İstanbul’a ilişkin iki uydu kent projesini değerlendirdi. Başbakan’ın bu ‘iki uydu şehir’ projesini samimiyet ve iyi niyetle savunduğuna inanmadığını ifade eden Prof. Dr. Alp, şunları söyledi:
“Proje yeni değil. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin geçen yıl tamamladığı 1/100.000 ölçekli İstanbul Metropoliten Ana Planı’nda bu proje var. Bence yanlış bir yaklaşım. İstanbul Belediyesi’nin danışmanları İstanbul’un doğu ve batı eteklerine konuşlanacak uydu şehirlerin İstanbul üzerindeki nüfus baskısını azaltacaklarına inanıyorlardı. Tahminim Sn Başbakan’ı da buna ikna ettiler. Ancak bu uzmanlar bu projenin İstanbul’a vurulacak ölümcül bir darbe olabileceğini, uydu şehirlerin inşa edilecekleri alanların ciddi bir bölümünün İstanbul’un yaşamsal ekolojik desteğini oluşturan yeşil alan ve su kaynaklarından oluştuğunu göremiyorlardı. En azından imar ve şehirleşme sicilimiz temiz olsaydı, imarda illegalite tırmanmasaydı, imar işleri köşe dönme veya oy kapma vesilesi olarak algılanmasaydı bu proje doğru bir yaklaşım olabilir, ‘Ekokent’ anlayışıyla planlanacak Asya ve Avrupa uydu şehirleri kendi içlerinde yaşar ve İstanbul’un gerilimini bir ölçüde alabilirlerdi.
Ancak, seçimlere çeyrek kala yine İstanbul’daki 1.200.000 kaçak veya ruhsatına aykırı yapıya ‘geçici kullanma izni’, diğer bir deyişle ‘geçici imar affı’ dillendirilirken, imarda kaçak ve yasa dışılık kanımıza işlemişken önerilen bu iki uydu şehir, aynen Tekirdağ’dan Gebze’ye kıyı şeridinin betondan kesintisiz bir duvara dönüşmesi gibi, İstanbul’un sürekli genişleyen sınırları ile kısa sürede birleşecek ve ortaya 25 milyon nüfusa dayanmış bölgesel bir beton ormanı çıkacaktır. Bu proje Başbakan’ın ‘İstanbul’a vize’ yaklaşımı ile de taban tabana zıttır.”
EKÜMENOPOLİS UYARISI Prof. Dr. Alp, İstanbul’a iki yeni uydu şehir projesinin İstanbul’u bir Ekümenopolis yapabileceği uyarısında da bulundu. Prof. Dr. Alp, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
“Bu sözcüğün bizim ‘Ekümenik Patrik’ konusuyla ilgisi yoktur. Ancak, kelime aynı kökten gelmektedir. Ekümenopolis ünlü Yunan kentbilimci Doxiadis’in oluşturduğu bir kelimedir. ‘Polis’ şehir demektir. Büyüğü ‘Metropolis’, daha büyüğü ‘Megapolis’ dir. Skalanın en tepesinde ise kabus ve korku şehri ‘Ekümenopolis’ vardır. Herkesin anlayacağı dilden söylersek Ekümenopolis nüfusu 30 milyonlara dayanmış, her tarafı betonlanmış, havası, yeşili, suyu tükenmiş, yaşanması bir ızdırap, bir çile olan, hormonlanmış, hastalanmış, bitkisel yaşama girmiş ölümü bekleyen kanserli kentleri tanımlamak için kullanılmaktadır. Başbakanımız ve ekibinin İstanbul için yapacağı en büyük iyilik, bundan böyle İstanbul vilayet sınırları içine ilave nüfus ve ulaşım baskısı oluşturabilecek büyük proje getirmemek, İstanbul’u yeşillendirmek, sanayiyi dışarı almak, kenti depreme hazırlamak, ulaşımı rahatlatmak ve Tarihi Yarımada, Pera, Beyoğlu gibi kültür bölgelerinde merkezden çürümeyi durduracak iyileştirme ve turizm projeleri ortaya koymaktır. Bu yaklaşım birçok başka büyük şehrimiz için de geçerlidir.”
“HERŞEYİN BÜYÜĞÜ KÖTÜDÜR” Prof. Dr. Alp, “her şeyin çok büyüğünün kötü” olduğunu savundu. “Her şeyin büyüğü kötüdür, salatalığın da, kalbin de, göbeğinde, prostatın da…” diyen Prof. Dr. Alp, Başbakan’a beş öneride bulundu. Prof. Dr. Alp, bu önerilerini şöyle sıraladı:
“Başbakan’ımızın imar ve şehircilik danışmanlarını değiştirelim, İstanbul’u daha fazla büyütmeyelim; ulaşımı, depremi, merkezden çürümeyi halledelim, Başka bölgelerde çekim odakları oluşturarak Büyükşehirlerimize baskıyı azaltalım, ‘Aşırı Rant’ yerine ‘Kültür ve Turizm’ ağırlıklı ‘İmar ve Şehircilik Reformu’ nu yapalım, çocuklarımıza, torunlarımıza miras olarak ‘Ekümenopolis’ler bırakmayalım.”(anka) |