Marmara'nın depremselliğini denetim altına almanın maliyeti yaklaşık 50 milyon dolar. Bu programla birlikte kurulacak sistem, fayların belki de "kalp atışı"nın dinleme ve erken bilgi edinme şansı da getirebilir
Deprem tehlikesi ve yıkımları açısından ülkemizin büyük bir bölümü deprem ile iç içe yaşamak zorundadır. Yıkıcı depremler gelecektede olacaktır ve bugün depremlerin önceden belirlenmesi (tahmini) kesin olarak çözümlenememiştir. Oldukça etkin (aktif) bir bölgede yaşıyor olmamıza rağmen, maalesef ülkemizde Ulusal Standart Deprem İstasyonları Ağı mevcut değildir! Deprem Sismolojisi ve Mühendislik Sismolojisi konularında ulusal bir staratejiye çok acil ihtiyaç vardır. Henüz, ülkemizde sağlıklı bir Deprem Bilgi (Veri) Bankası mevcut değildir! Modern anlamda Ulusal Standart Deprem İstasyonları Ağı ve Araştırma Merkezleri'nin ülke çapında kuruluşu öncelikli olarak sağlanmalıdır. Geniş-bantlı (Broad-Band) sismometreler üç-bileşenli sayısal kayıt yapabilecek düzenekler seçilmelidir. Mutlak zamanda sürekli kayıt yapabilecek ivme-ölçer (strong-motion) aletlerinin kurulması ve işletilmesi sağlanmalıdır, ayrıca portatif sismograf ağlarından ve GPS teknolojisinden yararlanılmalıdır. Özellikle büyük kentlerimizi tehdit eden faylar boyunca depremleri önceden haber verebilecek düzeyde standart sismograf (erken uyarı) sistemlerinin öncelikli olarak kurulması sağlanmalıdır. Bu ve benzer konularda uluslararası işbirliğine gidilmelidir.
Türkiye, Doğu Akdeniz bölgesinde sismik etkinliğin (deprem aktivitesinin) yoğun olarak gözlendiği (yaşandığı) Alp-Himalaya dağ kuşağının oluşturduğu ve yer bilimleri açısından oldukça ilginç bir bölgede yer almaktadır (Şengör, 1995; Taymaz, 1995a-b). Anadolu ve Avrasya levhaları arasında gözlenen bu levha hareketlerinin büyük bir kısmı, Kuzey Anadolu Fayı boyunca batıya doğru iletilmektedir.
Ülkemizde dünya (küresel) ölçeğinde Kuzey Anadolu Fayı, Doğu ......
>> Makaleninin tamamını görebilmek için üye olmalısınız. |